Bugun...


Özlem İNDERESİ

facebook-paylas
“TÜKENMİŞTİK SENDROMU"
Tarih: 21-06-2019 12:32:00 Güncelleme: 28-06-2019 11:15:00


Ülkemizde sürekli bir seçim havası var. Güzel ülkemizin her yurttaşı, her bitkisi, her hayvanı, her zerresi siyaset kokuyor. Herkes her an her yerde siyasetten bahsederken bizim birincil gündemimiz olan siyaset, gölgesinde sürüyle gerçek gündemleri kapatıyor. Her seçim kararı öncesi seçmen "ama biz tükendik" diyor. Tükendik, tükenmiştik derken yeni bir seçim, yeni bir siyasi olay yakamızı bırakmıyor. Üretimde, bilimde ilimde, enerjide, doğada, kaynakta, yaşamda ama biz “TÜKENMİŞTİK”. Biz tükenirken siyaset fokur fokur kaynamaya devam ediyor. 
 

Partizanlığın, fanatizmin gölgesinde kalmış hayatlarımızda ufacık çocuklar bile birbirlerine siyasi zorbalık yaparken; büyükler arkadaşlarını partilerden seçmeye devam ediyor. Şuncuysan benimle muhattap olma! Buncuysan sen hiç konuşma! Ben, biz, bizler derken tartışmayı bilmeyen, birbirine tahammül edemeyen, bencil, stresli, gergin bir toplum olduk. Kardeşi kardeşe kırdıran bu siyaset akrabalıkları zedeledi, arkadaşlıkları bitirdi, evlilikleri baltaladı. Ayrıştıran siyasi liderler yüzünden; onlardan uzakta, burada, bir arada, el ele olması gereken halk kavga eder oldu. Bir ülkede seçim atmosferi olduğunda gerginlik artar, balon tartışmalar, hamasi söylemler, ayrışmalar, kutuplaşmalar yaşanır. Gerçeklerden uzaklaşılarak algı yaratılıp insanlar üzerine gerçek dışı yükler yüklenir. Son yıllarda avrupa ülkelerinde de yaşanan bu durumun ülkemizi olduğu gibi bu tarz politika izleyen tüm ülkeleri de tehdit ettiği aşikâr. Konuşmamız gereken çok konu var, eğitim sistemimiz, ekonomimiz, ağaçlarımız, birlikteliğimiz, sağlık sistemimiz, gençlerimiz, yaşlılarımız, “Açlık Sınırımız”. Bütün bunlar bizim el ele olmamızı beklerken biz ne konuşuyoruz? Yalnızca fanatizm…
 

Hayatımız siyasete ve ideolojilere endeksli. Mutlu ülkenin sırrı “bence” kimin hangi görüşten olduğunun çok da önemli olmadığı, politikacıların bu denli tanınmadığı, herkesin kendi işini yaptığı ve siyasi konumların da bir görevden ibaret olduğunun idrak edildiği, kimsenin kimseyi görüşünden dolayı ötekileştirmediği bir politika…
 

Ülkemizdeki umut azalırken, mutluluk azalırken; endişe, korku, kaygı artıyor. Biz “tükendik” daha henüz tükenmiştik… Seçim bitse kavga bitmiyor, tam kavgaların üstü örtülürken yeniden seçim. Ülkedeki siyasi bulut dağılmadıkça biz mutlu, umutlu, huzurlu olamıyoruz.
 

Ülke çok ağır bir “TÜKENMİŞTİK SENDROMU” yaşarken siyasilerimiz koltuk derdinde meydanlarda bağırıyor. Vatandaşlar, gördükleri ayrıştırmayı birbirlerine uyguluyor. Biz birlikte varız. Aristo’nun milattan önce 4. yüzyılda söylediği gibi "Sevdiklerinizle siyaset yapmayınız. Zira; siyaset dostlukları zedeler. Siyasetçiler yollarına devam ederken; Siz dostlarınızı yitirdiğinizle kalırsınız.” Siyasetçiler, siyasi partiler gelip geçici. Bizler her zaman kardeş, arkadaş, akraba, anne baba, dost olarak kalmalıyız. 
 

Yeni bir seçim yaklaşırken, üstelik sadece yerel seçimken genel seçim havasında ülkenin dört bir yanında yapılan propagandalar yordu bizi. Oysa biz zaten tükenmiştik. Her hareketimizde siyasi imgeler aranmasından, şuncu ya da buncu değiliz diye üzerimize atılan iftiralardan, ikiye üçe dörde beşe bölünmekten yorulmuş, tam anlamıyla tükenmiştik…
 

Ne olursa olsun, üzerimizden bu ağır siyaset yorganı kaldırılmalı. Siyaset bizi yormamalı, siyasilerin ya da siyasi partilerin değil bizim üzerimizde oynanan oyunlar son bulmalı artık. Bizim paramızla bize hava atan, yapması gerekeni alkışlatan, görevini yaptı diye tebrik bekleyen. Ya da bizim paramızı israf eden, görevini kötü kullanan herkesten sıkıldık. Temiz günler, aydınlık bir gelecek istiyoruz artık. 
 

Kim kazanırsa kazansın, kazanan her zaman millet olsun…
Sevgi dolu, umutlu ve aydınlık günler dileğiyle...





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
HABER ARA
HABER ARŞİVİ
YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI